Monday, January 25, 2010

Sonradan gurmeler keşfe devam ediyor: Antalya usulü piyaz








Kar kış kıyamet yemek yeme aşkımızı engellemiyor.

Evde yiyeceğimize, hep beraber dışarıda yemek amaç…

Anladığınız bu hafta İstanbul’da yine keşifteydik!
Ama ne keşif.
Sonradan gurmebaşı olarak bu hafta Feridun bizi, ev arkadaşı Işık’in fikri doğrultusunda Antalya usulü piyaz yedirmeye Beşiktaş’ın ara sokaklarında küçük mü küçük Piyazcım lokantasına götürdü. Yazıyı hazırlaması da bana düştü:)
Hergün üç öğün yemek yemek dışında yemekler hakkında ilave bilgisi olmayan biz ” Sonradan Gurmeler” olarak bu hafta 14 kişi olunca, bu küçük lokantayı tamamen kapattık.
Yeri önceki keşif lokantamıza göre ne kadar da zor olsa bile, bulması daha rahat oldu.
Feridun’un önceden yaptığı araştırma/inceleme doğrultusunda,araba geçmez bir ara sokakta bulunan, bu tabelasız lokantayı elimizle koymuş gibi bulduk.
Saat 14:00 sularında başlayan yemek yeme keyfi, çaylar, sohbetler derken 17:00′a kadar sürdü.
Yemekler mi?
Tabi ki öncelikle piyazı anlatmak gerekir. Antalya usulü piyaz nedir?

Bu konuda ekşi sözlükteki ;

1. kebap, izgara kofte, balik gibi yemeklerin yanina katildiginda lezzete lezzet katan, fasulyenin ustune sogan ve maydanoz katildiktan sonra zeytinyagi, sirke dokulerek yapilan salata

olarak bilegeldiğimiz piyazın Antalya usulü tarifi ve yorumları;


1-her tatilde antalya’ya adım atar atmaz eve valizleri bırakıp yemeye gittiğim mükemmel yiyecek.bazen ailemi mi yoksa onu mu daha çok özlediğimi kestiremediğim hede.
diğer illerde yapılan piyazdan farkı,tahin,limon suyu ve sarımsak ile hazırlanmış bir sosun haşlanmış fasülyenin üzerine dökülmesidir.
(gobel, 12.02.2002 20:03)
#1011714 fb şikayet et
2-bu piyaz sanayide kucuk bi lokanta iken yine sanayide uc katli bir restorana donusen ozdoyum’da yenir, yaninda bir de essiz cevizli ve tahinli kabak tatlisi alinir daha keyiflisi yoktur, abartisiz muhtesem, mutlaka gidilmeli, mutlaka tadilmali.
(queen of cups, 09.06.2002 15:57)
3-antalya’da şişçi mustafa’nın yerinde yenilirse keyiften fenalık geçirmek mümkün.
(alp turac, 29.10.2002 18:43)
4-kesinlikle piyazcı sami’de yenilmesi gereken yemek
(conquistador, 12.11.2002 23:55)


Piyazcımda, önce tahinle karıştırılmış küçük fasulye tanelerinden olan tabağımız geldi önümüze.

Sonra yumurta, soğan, maydonoz ve domates.

İyice karıştırıp, bolca baharat koyduktan sonra afiyetle yemeye başladık.
Kişisel olarak Akçaabat köfte ile katık olarak yediğim piyaz tamamen bir yemek olarak bürünüverdi bu şekilde gelince.


Lezzetini değerlendirmek, ilk defa yiyen biri olarak bana düşmez ama lezzetli geldi,yalan yok. Daha iyi olabilir, gurmeyiz ya beğendim demem o kadar kolay değil
Sonrasında Makrubeler servis edildi tabaklarımıza. Bu da doğuya özgü, pilavlı, etli bir yemekmiş. Yoğurtla beraber karıştırıp onu da afiyetle yedik.
Şiş üzerine bütün halde kaplanan köfteler de lezzet kattı. Bir tane yiyebildik ama piyaz ve makrubelerden sonra yetti.


Ve tatlılar. Kabak tatlısınının tahinle karıştırılmış halini hiç yememiştim. Ayrı bir tadı vardı, bundan sonra tahin katmadan yemek yok.

Sonrasında peşi sıra gelen çaylarla gurme keşfimizi bu seferlik bitirmiş olduk.
Antalyalı üyelerimizin de katkılarını es geçmeyelim. Bir gün hep beraber Antalya sanayindeki yerinde yeme şansımız olur da lezzetini karşılaştırırız.
Ha bir de, lokantaları ve lezzetlerini karşılaştırdığımız bir endeks oluşturduk. Çoğunluk mühendis olunca matematiğe dökmeden olmuyor:) Bilal de onunla ilgili yoğun analizler yapıyor excelde şu sıralar:)

Benim gördüğüm, Antalyalı katılımcılar Ali ve Eren’in puanlamada sert davrandığı. Işık yeri önerdiği için midir bilinmez tam 8 puan vermiş yemeklere…
Antalyayı, Antalyalıları, piyazlarını, köftelerini sonradan gurduk bu gezide. Bir dahakine tam gurme yaparız:)

Bir “sonradan gurme” gezimiz de bu şekilde sona erdi.
Hergün üç öğün yemek yeme keyfinde olan bizleri takip edesiniz, renk katasınız

www.sonradangurmeler.org

sonradangurmeler@googlegroups.com

Bu gezi de, yeni olarak sloganımıza da karar verdik !

” Afiyet olsun ”
İyi geceler


Ömürden M. Sezgin
Marka Mühendisi

http://www.omurdensezgin.com
Not:
- Kaliteli makinası ile yemek fotoğraflarını çeken, logomuzun tasarımcısı Eren’e
- Antalya piyazının gerçek lezzetini sözlü olarak hissettiren Antalyalı Işık, Eren ve Ali’ye
- Başgurme olarak olayı organize eden Feridun’a özel teşekkürlerimizi iletiyoruz….

Monday, January 11, 2010

Sonradan Gurmeler'in ilk keşfi:Tirebolu Pidesi






Bu cumartesi yeni ve keyifli bir projenin daha adımlarını attık...

Yine fikir ODTÜ EM'lerden çıktı.

www.sonradangurmeler.org

Başlarına bir şey gelecek bu fikir çıkartmaları ve uygulamaya geçirmeleri yüzünden ya, hadi bakalım :)

Projenin adı: Sonradan Gurmeler

Önceki mesajlarımda da kısmen değinmiştim.

Zaten bu zamana kadar yazıların çoğu da yeme içme üzerine idi ya...

Yok Sütlücede Uykuluk, Kadınlar pazarında Mumbar, Horhor'da kebap, Ankarada KöftEM:)

Bunun artık bir sisteme oturmasını düşünüp, yaklaşık 2 aydır haftasonları oturup çalışmalara başladık....Düşündük, taşındık...

ve Sonradan Gurmeler projemiz ortaya çıktı.

İnsanoğlu olarak hayatımız gezmek ve yeme ile geçiyor. Artık yemek ve gezmenin de keyfine de varmak lazım. Yani beraber, birlikte...

Hele de İstanbul gibi her yöreden lezzetlerin olduğu bir yerde böyle bir şey biz kurmasak, kurulacaktı.

Hayırlı olsun :)

SeyahatnamEM sonrası herhalde bir kitap daha çıkartsak adı GurmEM, veya Sonradan GurmEM olacak, öyle gözüküyor...(Benim gücüm kalmadı )

Neyse kısaca hikayemize döneyim.

Cumartesi günü, elimize aldığımız " Sonradan Gurmeler" pankartlarıyla İstanbul sokaklarına çıktık.

İlk hedefimiz, Türkiye'nin en iyi pidecisini ziyaret etmek.

http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2003/09/12/342740.asp

Bir baktık ki, yani baktım ki, en iyi pidecisi Tirebolulu :) Yani durmam mümkün mü ?

Fatih Karadeniz pidecisi...

İlk aşamda küçük bir gruba duyurduğumuz etkinliğin organizatörü Bilal '04.

Kendisi doğma büyüme Fatih'li.

Böyle olunca, misafir olarak biz, yerin adresine bile bakmadan kendisine takıldık.

Saat 14:00 sularında Fatih'te buluştuk ve mekanın yolunu tuttuk.

Ara sokaklardan birinde bir " Karadeniz Pidecisi" . Hemen girdik içeri.

Herkes oturdu ama ben sağda solda Akçaabat köfte broşürlerini görünce biraz huylandım. Şu ana kadar hiçbir memleket lokantasında, o yörenin fotolarının olmadığına rastlamadım. Burda bırak Tirebolu'yu, Akçaabat fotoları var...

Bizimkiler siparişleri çoktan vermişler. Bol yağlı, bol yumurtalı pideler.

Ben de o arada restoran sahibiyle konuşuyorum. Diyaloğumuz şöyle:

- Abi, burası ünlü Karadeniz pidecisi mi? Sen Tirebolulu musun?
- Ben Rizeliyim.
-?
- Ama bak buranın pideleri de çok iyidir. Otur bir bak. Öyle gazetelerin dediklerine inanma. Gel otur, gözünü seveyim....
-Ya abi, biz yılların gurmecisiyiz :) bu Tirebolulu pideciyi arıyoruz. Yardım et gözünü sevem.
- Bırak onu burda ye. Gazetelerle marka oldu o. Bak burası da güzel. Abim otur ye, arkadaşların siparişi de vermiş.
-Peki, peki. Bu resmi gurme gezisinde ilk seni akredite edeceğiz anlaşılan :)

Neyse dediğim gibi, bizimkiler pideleri siparişvermiş, hatta yemeye bile başlamışlar. Dedim, yavaş yiyin, doğma büyüme Fatih'li Bilal bizi yanlış yere getirmiş. Az yiyin ki doğru yerde de biraz yiyelim. Malum Gurme muhabbetinin tek sıkıntısı, günde bir kere yiyebilme kapasitesinde olmanız...

Bu lokantanın sahibi bizi öyle bir sahipleniyor ki, eline pankartımızı alıyor, hazırladığımız yapışkanları heyecanlı bir hevesle, duvarındaki Karınca Duasının altına yapıştıyor. Ben gülmekten dayanamadığım için tüm açıklamayı kendisine Bilal yapıyor...

Ama ismimiz de olduğu gibi bir hikaye çıkıyor ortaya böylece. Gurme ama sonradan gurme.

İlk gittiğimiz lokanta yanlış yer olunca, ilk aşamada guremiyoruz ama sonradan gürdük oluyoruz:)

Tirebolulu Karadeniz pidecisi bir yan ara sokaktaymış...

Sahibi Mehmet Yazıcı. 70 yaşlarında bir amca.

Sonradan öğreniyorum ki, Tirebolu'da dedemin dükkanında çalışıyormuş. Annemin babası, amcaları, babamın babası ve amcalarının çeterisini çıkarıyor bana. Hatta yüzüme, özellikle kaşlarıma :) bakarak benim kimin torunu olduğumu çat diye söylüyor vs. Bravo, ben de şok oluyorum.

Neyse, gurme olarak yemekten bahsedelim. Bu doğru pidecide, başta yer bulamıyoruz. Millet kuyrukta. Olmasın mı yani, ellerinden bal damlıyor.

Bol yağlı, bol yumurtalı 4 pide istiyoruz 10 kişi. Malum bir önceki yanlış yerde midelerimiz şişmiş, dolmuşuz.

Sonradanlığımıza veriyorum :) Ama burda 4 pide de kesmiyor.

Yanında bol Tirebolu42 çayıyla pidelerimizi yiyoruz.

Mehmet amca ile de fotoğraflarımızı çektiriyoruz. Ne de olsa sonradan gurmeyiz.

Gerçekten ilgililer. Ne dersek yapıyorlar..

Pidenin lezzetine diyecek yok. Parmaklarımızı yiyoruz.

Sonradan Fatih'deki gezimize devam. Ne de olsa Bilal de artık "sonradan rehber" :)

Önce kadınlar pazarı, ordan Vefa bozacısı...

Bir kere hızımızı aldık. Vefacı abilerle de pozumuzu çektiriyoruz.

Zevkli ve keyifli geçiyor günümüz...

Benim, hiç olmayacak şekilde makinemin şarjı bitiyor, foto falan çekemiyorum. Serkan '03 tarafından çekilen fotoları paylaşıyorum.

Ben neler daha çekerdim ama artık bundan sonraki " Sonradan Gurme " gezilerine...

Bekleriz efendim...

İyi geceler, Ömür'den lezzetler...

Kilo almasak iyi :)

Ömürden M. Sezgin
Marka Mühendisi
http://www.omurdensezgin.com


Not:
- Grubumuz : http://groups.google.com/group/sonradangurmeler

Üye olmak isteyen ODTÜ EM, ODTÜ ve dışı tüm yeme meraklı kişileri bekleriz....

Pide konusunda daha lezzetlisini ne yazık ki bulamayız ama tonlarca yemek fırsatı var:)

- Sonradan Gurme gezisi Asmalı Mescite gittiğimizde, 5'i seyahatnamEM yazarı olmak üzere toplam 8 ODTÜ EM'liye rastladık. EM'lerden adam korkar.Çok gezerEMler bunlar:)